
Tarihi Prehistorik döneme kadar inen Silivri; İstanbul’a yakınlığı, liman yerleşimi oluşu, ticaret yollarının üzerinde yer alması gibi nedenlerle her dönem önemini korumuştur.
1923-1930 yılları arasında gerçekleşen mübadeleye kadar bir Rum köyü karakteri taşıyan Silivri’nin kent imajını belirleyen en önemli değerlerden biri kuşkusuz geleneksel mimari dokusudur. Özellikle özgün kimliklerini koruyan Ortaköy, Fener, Selimpaşa gibi yerleşimler; ahşap-kârgir sivil mimarlık örnekleri, anıt yapıları, havuzlu meydanları ve arkeolojik zenginlikleriyle öne çıkar.
Geç Antik dönemde İstanbul’u Trakya yönünden gelen akınlara karşı korumak üzere inşa edilen Anastasios Suru, bölgenin önemli arkeolojik değerlerindendir.
Silivri, sahip olduğu kentsel/arkeolojik/doğal sit alanlarının varlığı ile de zengin bir yerleşimdir.
Osmanlı döneminde İstanbul’un meyve-sebze ihtiyacını karşılayan yerleşme, özellikle yoğurt üretiminde Türkiye çapında bir üne sahiptir. 1870’li yıllarda üretim için Silivri’de yoğurthane adı verilen özel yapılar inşa edilmiştir.
16 km.’lik kıyı şeridi ve Selimpaşa, Semizkumlar, Gümüşyaka gibi yerleşimlerindeki yazlık konutları ile Silivri, İstanbulluların yaz döneminde ilgi gösterdiği bölgelerdendir.