Üsküdar’da kendi adını verdiği mahallede yer alan külliye, ilk yapıldığı dönem Vâlide Sultan olarak adlandırılmış, 18. yüzyılda Gülnûş Valide Sultan’ın İskele Meydanı’nda yeni bir külliye inşa ettirmesi üzerine Eski Valide, Atik Valide ya da Valide-i Atik isimleri ile anılmıştır.
I. Selim’in hasekisi ve III. Murad’ın validesi olan Nurbanu Sultan tarafından 1570-1579 yılları arasında Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Bir tepe üzerine yapıların kademeli olarak yerleştirilen külliye; cami, medrese, tekke, sıbyan mektebi, dârülhadis, dârülkurrâ, imaret (aşhane, tabhâne, kervansaray), dârüşşifâ ve hamamdan oluşur.
Merkezde cami ve onun kuzeyinde medrese yer almaktadır. Batı yönde birbirlerine bitişik ancak kendi içlerinde bağımsız birer yapı olan darülkurra, darülhadis, darüşşifa ile aşhane, tabhane ve kervansarayı içeren imaret grubu ve bunların da batısında hamam bulunur. Tekke caminin doğusunda, sıbyan mektebi ise güneyinde konumlanmıştır.
Caminin inşası üç safhada gerçekleşmiştir. Sinan tarafından tasarlanan cami, günümüzdeki yapının altıgen plana sahip orta bölümüdür. Merkezi kubbe, köşelerde ve mihrap çıkması üzerinde bulunan beş yarım kubbe ile çevrelenmiştir. Kuzeyinde beş birimli son cemaat yeri ile onu çevreleyen ahşap sundurma ve çifte minare yer alır. İkinci düzenleme 1582-1583 yılları arasında gerçekleşmiştir. Harimin doğu ve batı yönlerine ikişer kubbeli birer sahın, iç mekanda iki katlı mahfiller ile revaklı büyük bir şadırvan avlusu eklenmiştir. Son değişiklik ise II. Mahmud döneminde muhtemelen 1834-1835 yıllarında yapılan hünkar kasrı ve hünkar mahfilidir.
Külliye, Asya’ya gidip gelen yolcuların, hacıların ve tüccarların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmıştı. Batıda bulunan imaret birimleri ve kervansaray yekpare bir yapı adası oluşturmaktadır. Bu yapılar 18. yüzyılın sonlarından itibaren asıl fonksiyonlarının dışında kullanılmıştır. İmaret ile darüşşifa; Nizâm-ı Cedîd, Sekbân-ı Cihâdiyye ve Asâkir-i Nizâmiyye askerlerinin kışlası (1800-1865), akıl hastanesi (1865-1927), Tekel ve Yaprak Tütün Bakım Atölyesi (1935-1976), dârülhadis-dârülkurrâ ise Cumhuriyet döneminde Toptaşı Cezaevi olmuştur.
Halvetiyye tarikatına bağlı olan tekkenin cephelerinde çok az sayıda pencere açıklığına sahip olması tarikatın inzivaya çekilmeye yönelik ibadet tarzını yansıtır. Güney yönde yer alan sıbyan mektebi 18. yüzyılda Feridun Ağa isimli bir hayır sahibi tarafından kütüphaneye çevrilmiştir. Hamamın adı vakfiyelerde geçmemekle birlikte Sinan’a ait tezkirelerde yer alır.
III. Murad’ın tahta çıkmasıyla valide sultan olarak haremde büyük ölçüde söz sahibi olan Nurbanu Sultan’ın Mimar Sinan’a yaptırdığı külliye payitahtta bulunan selatin camileri ile yarışacak düzeydedir.