İstanbul’un altıncı tepesi üzerinde yer alan Mihrimah Sultan külliyesi, tarihi yarımadanın kara tarafından siluetine hakim bir konumdadır. Mimar Sinan tarafından Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan için inşa edilmiş olan bu ikinci külliyenin kitabesi bulunmadığı için yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Ancak vakıf kayıtları ve yazışmalardan yapının 1562-1566 yılları arasında tamamlandığı kabul edilir. Kara surlarının yanında ve Osmanlı’nın Avrupa’ya çıktığı seferlerde ve törenlerde kullandığı yolun üzerinde yer alan külliye; cami, medrese, çifte hamam, çarşı, sıbyan mektebi, türbe ve çeşmeden oluşmaktadır.
Külliyenin ana yapısını cami oluşturmaktadır. Dikdörtgen planlı harimin merkezinde dört büyük paye üzerine oturan merkezi kubbe yer alır. İki yanda granit sütunlara oturan üçer kemer ile yan galerilere geçilmektedir. Merkezi kubbeyi taşıyan payelerin dolgu duvarlarına açılan çok sayıda pencere açıklığı ile yapıda adeta ışıktan bir kafes oluşturulmuştur. Üsküdar’daki külliyesinden farklı olarak Edirnekapı Mihrimah Sultan Camii tek minareli olup, günümüzdeki minarenin sadece kaidesi dönemine aittir. Zaman içerisinde depremlerde zarar gören minare, geç dönemin eseri olarak ince gövdeli inşa edilmiştir.
Mimar Sinan, Beşiktaş Kaptan-ı Derya Sinan Paşa Külliyesi’nde olduğu gibi burada da cami ile medreseyi aynı avlu etrafında tasarlamıştır. Revaklı avlunun iki yanında medrese hücreleri sıralanır. Medresenin en dikkat çekici özelliği bir dershanesinin olmamasıdır. Cami aynı zamanda medresenin dershanesi olarak kullanılmış olmalıdır. Revakların ve son cemaat yerinin önünde yer alan sundurmalar restorasyonlar sırasında kaldırılmıştır.
Sıbyan mektebi caminin güneybatısında türbenin yanında yer almaktadır. Tezkirelerde kayıtlı olmayan bu yapının türbe ile birlikte planlandığı kabul edilmektedir. Kitabesi bulunmayan sıbyan mektebinin üzerine sonradan “Bina etdi Mihrimah Sultan/ Mekteb-i ibtidâî-i sıbyân” yazılmıştır. 1960’lı yıllara kadar harap olan yapı restore edilerek yok olmaktan kurtarılmıştır. Mektep, ortada kubbe, iki yanda tekne tonoz ile örtülü üç birimden oluşmaktadır. Mektebin yanında yer alan türbede Mihrimah Sultan’ın kızı Ayşe Sultan’ın kocası Ahmed Paşa ve ailesinin kabirleri vardır. Kaynaklarda dikdörtgen planlı olan türbenin üzerinin bir dönem ahşap çatı ile örtülü olduğu belirtilmektedir. Son yapılan restorasyonda üzeri sıbyan mektebinde olduğu gibi ortada kubbe iki yanda tekne tonoz ile örtülü olarak tamamlanmıştır. Türbe ve sıbyan mektebinin etrafında zaman içerisinde bir hazire oluşmuştur. Bu hazirede Türk edebiyatında türünün ilk ve en önemli eseri olan Hilye-i Hâkânî’yi yazan Divan şairi Hakânî Mehmed Bey’in mezarı mevcuttur.
Caminin güneyinde yer alan hamam, camiden sonra inşa edilmiştir. Çifte hamam olarak inşa edilen yapının soğukluk kısımları çatı, sıcaklık kısımları ise kubbe ile örtülüdür. Hamamın köşesinde yer alan çeşmenin kitabesinde daha önce burada bulunan bir çeşme yerine Mihrimah Sultan tarafından yaptırıldığı, çıkan bir yangında harap olan çeşmenin Cağalazâde İbrahim Bey tarafından 1729 yılında yeniden yaptırıldığı belirtilmektedir.
Vakfiyelerde 62 dükkandan oluştuğu öğrenilen çarşının 1894 depreminde zarar gördüğü ve bir kısmının yıkıldığı bilinmektedir. 1957 yılında yol çalışmaları sırasında da zarar gören yapıdan günümüze caminin arka tarafından kalan birkaç dükkan kalmıştır.
Çağının teknolojik sınırlarını zorlayan Mihrimah Sultan Camii, Mimar Sinan’ın bir hanedan kadını için inşa ettiği en geniş ve yüksek kubbeli cami olarak önem kazanmaktadır.